gecegozlu
  Kayseri Fıkraları
 

ASKER ARKADASI


Kayserili Mehmet Aga Çanakkale’ye askerlik görevine gider. Orada Trabzonlu Cengiz ile ayni bölükte görev alir ve onunla tanisip candan arkadas olurlar. 36 ay askerlik süresince birbirlerine kenetlenir, kan kardesi olmaya karar verirler. Derken askerlik bitiminde Mehmet Aga memleketi Kayseri’ye, Cengiz de Trabzon’a döner. Aradan 25 yil geçer, birbirleriyle sadece mektuplasirlar. Cengiz Aga bir gün Adana’ya giderken Kayseri’de inip ve askerlik arkadasini ziyaret etmek ister ve arar sorar arkadasinin evini bulur. Hos besten sonra hal hatir sorulur. Cengiz Aga, üç çocugu oldugunu, bunlarin ziraatla (findikla) ugrastiklarini söyler. Kayserili Mehmet Aga ise dört tane oglu oldugunu, bunlarin ikisinin akilli diger iki tanesinin de akilsiz çiktigini söyler: -O nasil oluyor? diye Cengiz Aga sorar. Mehmet Aga akilli oglanlardan birinin kundura dükkani açtigini, digerinin ise giysi dükkani oldugunu: akilsizlardan birinin ise ögretmen oldugunu, digerinin de memur oldugunu söyler. Cengiz Aga kizar! -Ulan sen nasil konusuyorsun, okuyan mi akilli, okumayan mi? Ben bu isi anlamadim da, der. Mehmet Aga : -Ticaretle ugrasanlar has Kayserili, okuyanlar ise Trabzonludur der. 

ingilizler amerikalilar kayserililer


bir gün denizde gemi batiyordu ingilizler amerikalilar ve kayserililer gemi batar kimse atlamaz kaptan der ki ingilizlere bu denizin suyu cilde iyi gelir der herkes atlar amerikalilara sadece bu denizi fet edemedinizder herkes atlar kayserililer kalir onlarada denizde para buldum der kimin se alsin der herkes atlar gemide batar

ON BIN LIRAYI GÖRDÜ


ON BIN LIRAYI GÖRDÜ Kayserili bir hayvan tüccari inegini satmak için pazara götürür. Inek ahirdayken inegin gözü önünde on bin lirayi sayip cebine koyar. Pazarda inegi on iki bin liraya satmak isteyen tüccara derler ki: -Bu inek on iki bin lira etmez. Kayserili yemin eder: - Vallahi de billahi de bu inek sabahtan on bin lirayi gördü. 

CIRIT ATLARI


Kayserilinin biri Erzurum’da askermis. Atlari seven bu asker Dadasköy’de her Pazar günü oynanan ciridi izlemeye gidermis. Karinlari çekik, seke ayakli cins atlari hayranlikla izliyormus. Askerligini bitirmis ve aradan yillar geçmis. Kayserili artik seksen yasina girmis ve hastaymis. Iki oglu babalarina son isteginin ne oldugunu sormuslar. Ihtiyar baba demis ki: Ogul Erzurum’da askerken Dadasköy’de cirit oynayanlari izlerdim. O cins atlar hala gözümün tütüyor. Erzurum’a gidip o atlari görmek istiyorum. Ogullari hasta babalarini alip Dadasköy’e götürmüsler. Ihtiyar ciridi izler, bir de bakar ki o cins atlar yok! Cirit oyununda karinlari sismis beygir türü atlar var. Duruma üzülen ihtiyar, yani baslarindaki köy çesmesinden küzeye* su dolduran yeni bir geline yaklasir “Demek ki gelin de kocasindan memnun degil”: Evladim bundan atmis sene evvel, ben burada askerken cirit oynayanlari izlerdim, çok güzel cins atlar vardi. Simdi o atlarin yerini beygirler almis, o atlar nerede? Gelin der ki: - Amca eskiden gögüsleri killi dadaslar vardi ya, iste o atlara binip de gittiler. 

KAYSERILI ILE SEYTAN


“Kayserili seytan gibi zekaya sahip”, “seytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yaninda seytanin lafi mi olur”, sözleri seytanin kulagina sik sik çalinmaya baslayinca, bu sözleri içine sindirememis. Seytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Seytan der ki kendi kendine: Görecegiz bakalim, seytan mi daha kurnaz, Kayserili mi? Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar: -Seninle ortak bir pancar ekelim deyince Kayserili: -Hay hay ekelim, demis. -Ama her sey ortaklasa yapilir. Tarlalar sürülür, tohumu, gübresi hasat zamani beklenir. Seytan bu ya duramaz iste: -Sayin Kayserili arkadas, bak pancar yeserdi, yapraklari koca koca oldu. -Seninle bir pazarliga girelim. Üstü benim olsun topragin altta kalani da senin olsun, ne dersin? -Tamam, ortagima saygim ve güvenim sonsuz. Yesil yapraklar büyüdükçe seytanin da yüzü gülüyormus. Gün gelmis, mahsul kaldirilmis. Tüm yapraklari seytan alirken toprak altindaki pancari da Kayserili almis. Kayserili, pancari satmis bir sürü para alirken, seytan kendisini aldatan o yesil yapraklarla bes parasiz kalmis. Ve yenilgiye doymadigi için: -Kayserili arkadas seninle bir de bugday ekelim. Yalniz bu sefer topragin alti benim demis ve Kayserili de: -Peki üstü de benim, demis. Gene yil sonu gelmis, gene seytanda hüsran. Çünkü seytan, bugdayin saplarini alirken Kayserili de bugdayin denelerini almis. Artik dayanamayan seytan demis ki: - Aman be Kayserili arkadas pes benden. Senin namini duymustum da inanmamistim. Megerse sen neymissin be Kayserili, demis... 

AGALARIN VESTIYERI


Tomarza’nin ileri gelen esrafindan 3-4 kisi sehir kulübünde bir araya gelerek imece usulü erzak alip yemek yapmislar ve içki masasi kurmuslar,baslamislar içmeye. Bu sirada içeriye mahalle bekçisi girmis ve onu da çagirarak masaya oturtmuslar. Yiyip içtikten sonra sira alinan erzaklarin ve içilen içkilerin paralarini toplamaya gelmis. Esrafin geleneginde fakirin ve yoksulun kollanip-gözetilmesi olmasina ragmen, masadaki giderlere bekçiyi de dahil etmek isteyince içlerinden biri itiraz ederek: - Fakirdir onu dahil etmeyelim. Giderleri toplamakta olan ilçenin ileri gelen esrafi: - Mademki bu bekçi ilçenin agasi ve esrafi degil, neden paltosunu ve sapkasini bizim paltolarin asili oldugu vestiyere asti?

 
  Bugün 1 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol